Böylesine basit bir fotoğrafla ruh halimi paylaşmak istedim.
Neden mi? Çok değil biraz mutluluk istiyorum!Kimin ahını almış olabilirim, kimin canını yakmış, kimin bedduasını almış olabilirim de; üzülen hep ben oluyorum?
Hiç mi doğru insan yok?
Herkes mi fazla dengesiz yoksa bende mi dengesiz çeker bir mıknatıs var bilemiyorum.
Haftasonu şunu anladım ki; kiminin hayatında el üstünde tutulurken, kiminin hayatında yarım kiloluk yoğurt kadar değerin olmuyor!
Aylarca aptal gibi beni kafasında, kalbinde bir yere koyduğunu bana düşündüren, vicdan muhasebesinde tavan yaptıran, kendimi suçlu hissetmeme sebep olan birinin hayatında meğer hiç yerim yokmuş, sadece bana öyle gelmiş!
Rutin hayatının içinde, öylesine heyecan olsun diye gelip gidiyormuş hayatıma meğerse...
Neden Amerikan filmlerindeki gibi ayrılamıyoruz bunu düşünürken... (yine Amerikan filmindeki ayrılıklara benzemedi)
Ben aylarca onun hayatında zerremin olmadığını gördüm sinirlenmedim, ağlamadım. O da ''dur, gitme'' vs. demedi onun yerine ''eve yoğurt lazımmış'' diyip, yoğurdunu da alıp gitti işte böyle ayırdık yollarımızı...Sarılmadan, elele tutuşmadan hatta pek bakışmadan iki yabancı gibi.
Gidişine değil de, bir yoğurt kadar değerim yokmuş ona üzüldüm. Yoksa hayatı için risk almayan, kararsız, dengesiz, başlamadan biteceğine inanmış, yalnızlığı göze alamayacak kadar korkak, bana karşı birşey hissetmeyen, hislerinden bile emin olmayan birine üzülmem saçma olmaz mıydı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorum :