30 Temmuz 2013 Salı

Bir Yalnızlık Anatomisi

Herkes yalnızdır biraz ve bunu dramatize etmediğimizde,
 gerçekten keyiflidir yalnızlık ...

Küçükken evde yalnız kalmak için verdiğimiz çabayı, yalnız kalınca da yaptığımız şapşallıkları düşünmek bile gülümsetir hala, yataktan çıkmak istemediğimiz günlerde sıcak battaniyenin altında içilen kahve, dinlenilen müzik, okunan kitap, hatta birçok film hep yalnızlık ister ...
İç dünyamıza çekilmeyi abartmadığımız, tek başına üstesinden gelebildiklerimizi gördüğümüz her an güzeldir yalnızlık ...
Özgüveni arttırır!
Taa ki, sevilme- beğenilme-şefkat ihtiyacımız olduğunu farkettiğimiz
güne kadar, herşey güzeldir.
Bu ihtiyacı farkettiğin anda tüm o şefkat, sevgi dolu sevgili görüntüleri 
gözüne batmaya başlar; 
 Elele dolaşanlar, otobüste-metroda birbiri omzunda uyuyanlar, telefondaki mesaja aptalca gülümseyen insanlar, önce sen kapat diye bitmek bilmeyen telefon konuşmaları, kışın sarılarak birbirini ısıtan çiftlerin, yazın elele denize gidip, şezlongta bile birbirlerinden ayrılamayışları, yemek yerken ağzına bulaşan sosu karşı tarafın temizlemesi, gittiğin AVMde bile alışveriş yaparken tartışmaları ya da "çok yakıştı hayatım bunu sana ben almak istiyorum"lu sinir bozucu şirinlikleri, hatta en kötüsü siz karşılarından tek başına gelirken, durduk yerde birbirini öpen çift gereksizliği vs ...
Tüm bu olanlara yalnızken bakınca, çok iç parçalayıcı gözüküyor. Kendini daha da yalnız, kimsesiz, çaresiz hissetmene yol açıyor ve karşındaki çift her kim olursa olsun, o doğru insanı bulmuş sanıyorsun. 
Git sor ona ya da bak bi twittera herkes içinde ne kadar yalnız, bugün ayrılsa yarına başkasını yedeklemiş. 
Senin tat aldığın yalnızlığa, kimsenin cesareti yok...
En uzun yalnızlığını sor, alacağın cevap seni bile güldürür!

Herşeyi, herkesi bırak bir kenara ve çevrene bir bak illa ki, vardır 
oralarda bir köşede seni mutlu etmeyi bekleyen birileri...
Bilirsin; zaman, mutluluk zamanıdır ve o zamanında görüp içini burkan görüntülerin başrolü artık senindir. Değerini bileceğin, kimseleri yedeklemeyeceğin, mutluluğuna şahit aramayacağın, uzun ve zor zamanların sonrasında gelen mutluluğun gerçek mutluluk ve aşk olacağını bilirsin ;)

Tüm yalnızlara, aşk dolu günler yakındır !...




9 Temmuz 2013 Salı

GİRİŞ - GELİŞME - SONUÇ

                                       Günümüz ilişkileri giriş ve gelişmeden ibaret...

Öyle güzel ki; başlangıçtaki heyecan, tanıdıkça ait olma, kendini onda arayıp bulma hissi, yaşadıkça biriken ortak anılar...
Sevgili sıfatından az, arkadaşlık sıfatından fazla en güzel ilişki durumu!

Neden bu en güzel durum yetmez ki insanlara?

Ne zaman ki; duygu yoğunluğu artıyor başlıyor bu ilişki nereye gidiyor, 
bir adını koyalım muhabbetleri ve büyü bozuluyor.
Halbuki; adı aşk olsa, arkadaş olsa, Kezban olsa, Mahmut olsa kime ne?
Sen o sorumluluğu istemedikçe, kendinden ve onun doğru insan olduğundan emin olmadıkça isim koysan ne fark eder?
Giriş - Gelişme  süper, SONUÇ mutsuz son.

Ağırdan almalar, mutlu olup tadını çıkartmalar... Kız tarafının ciddi ilişki takıntısı, erkek tarafının bi yatalım bakarız hayvansı iç güdüsüyle çöpe gidiyor. O başlangıç heyecanı, gelişmedeki mutlu günler, hatırlanmak istenmeyecek anılara dönüşüyor birden...

Bir ilişkiye başlamak, onu devam ettirebilmek, uzun süreli, kalıcı hale getirmek sevgi-saygının yanında günümüzde cesaret ve fedakarlık istiyor. Cesur olmadıkça ilişkiye başlayamıyor, fedakarlık göstermedikçe de devamını getiremiyorsun ve giriş, gelişme harika sonuç ise yine, 
MUTSUZ SON